Zamanın çok ama çok değerli olduğu bir zamanlar büyük okyanusun tam ortasında güzel mi güzel, şirin mi şirin, minik bir ada varmış ama ne var ki bu adada yaşayan Meraklı Porsuk çok sıkılıyormuş. Sürekli olarak arkadaşları Obur Kirpi, Korkak Sincap ve Hızlı Tavşan’a dert yanıyormuş.
- Of çok sıkılıyorum, bu küçücük adanın her yerini keşfettik, artık keşfedecek bir yer kalmadı. Zaman bir türlü geçmek bilmiyor, her gün aynı şeyleri tekrar edip duruyoruz. Artık bu adadan gitmek, dünyanın geri kalanını keşfetmek istiyorum.
Deyince Obur Kirpi sormuş; ‘Nasıl yapacaksın bunu?’
- Meraklı Porsuk: Eğer bana yardım ederseniz ormandaki ağaçlardan güzel bir sal yapabiliriz, ortasına güçlü bir direk, direğe de güzel bir yelken bağladık mı ver elini dünya.
Derken, heyecanla ayağa kalkıp kollarını açarak gökyüzüne bakar.
- Korkak Sincap: Hiç korkmuyor musun? Geçmişte büyük hevesle gidenler bir daha asla dönemediler. - Hızlı Tavşan: Korkak Sincap haklı, hem biz denizci değiliz. Bu imkânsız.
- Meraklı Porsuk: Bunları bende düşündüm, üstelik çok korkuyorum ama yine de sıkışıp kaldığımız bu
1
adada ömrümü tüketmek istemiyorum. Merakım korkumu bastıracak kadar büyük. Hem kıyıya vuran şişe içindeki mektubu ne çabuk unuttunuz. Gidenlerin buldukları yeni topraklar buradan çok daha güzel olmalı ki bir daha buraya dönmek istememiş olabilirler.
- Obur Kirpi: Bende bu adada sıkışıp kalmak istemiyorum ama riskleri düşününce çok korkutucu geliyor.
- Korkak Sincap: Küçükte olsa bu bizim adamız, bizim güzel yuvamız.
- Meraklı Porsuk: Hadi ama biraz cesur olun. Eğer bunu şimdi yapmazsak gelecekte hiç yapamayabiliriz ve bunu yapmadığımız için çok pişman olabiliriz. Kaybedeceğimiz ne var ki? Bir de şunu düşünün; Yola çıktığımız andan itibaren duyacağımız heyecan, göreceğimiz yeni yerler, farklı çiçekler, ağaçlar, tanışacağımız yeni arkadaşlar.
- Obur Kirpi: Aslında kulağa çok hoş geliyor. - Hızlı Tavşan: Varsayalım ki tamam dedik. Nasıl yapacağız.
- Meraklı Porsuk: Ben her şeyi düşündüm. Makul ölçülerde bir sal yapacağız. Ben ağaçları kemirip devirdikten sonra temizlerim. Sizde bu ağaçları çizdiğim plana göre birleştirirsiniz. En büyük ve sağlam olan kütüğü direk yaparız. Üzerine kıyıda
2
bulduğumuz yelkeni bağlar, canımızın istediği gibi bir güzel boyarız.
- Obur Kirpi: Boyama işini en güzel sen yaparsın Korkak Sincap.
- Korkak Sincap: Boyarım boyamasına da, yapabilir miyiz gerçekten?
- Meraklı Porsuk: Fıstık gibi yaparız.
- Hızlı Tavşan: Gerçekten mi? Biz şimdi yola mı çıkıyoruz? Karar verdik mi yani?
- Obur Kirpi: Evet karar verilmiştir. Yaşasın yeni maceralar.
Hep birlikte heyecanla haykırırlar;
- Yaşasın yeni maceralar…
Bu konuşma hazır karara bağlanmışken Meraklı Porsuk, arkadaşlarının korkularına yenik düşerek vazgeçmelerini istemediği için hızlı davranır, özellikle Korkak Sincap’ın cesaret kırıcı yaklaşımlarından çekinmektedir. Hep birlikte gece gündüz çalışırlar, Meraklı Porsuk ağaçları kemirip temizlerken diğerleri bu ağaç kütüklerini plana uygun şekilde bir araya getirir. Birkaç gün içinde güzel bir sal ortaya çıkar. Direği dikip yelkeni bağladıktan sonra yorgunluklarını atacak büyük bir kutlama yaparlar. Ertesi gün ilk uyanan Korkak Sincap olmuştur. Bir yaptıkları sala bir de uçsuz bucaksız denize bakar. İşte o an büyük korkusu
3
ile yüzleşme zamanıdır. Kendi kendine konuşurken sorular sorup cevaplar arar.
- Bu yolculuğu yapmak istediğimden emin değilim. Ya bu sal batarsa, ya yelken koparsa, ya fırtına çıkarsa, ya yanımıza alacağımız yiyecek ve su başka bir adaya varamadan biterse, ya da denizin ortasında hiç bilmediğimiz, görmediğimiz canavarların saldırısına uğrarsak. Diğer taraftan bir sebepten canım arkadaşlarımın hevesini kırmak istemiyorum ama sanırım ben bu yolculuğu yapamam. Ama şimdi bunu nasıl söyleyebilirim ki? Obur Kirpi’nin ‘korkaklık etme’ diyeceğini duyar gibiyim. Of, en başından hayır diyecektim, şimdi nasıl söylenir ki bu? Beni yine korkularımla sorgulayacak ve yargılayacaklar. Evet, ben korkağım. Ne olmuş yani? Korkaklık suç mu sanki? Aksine korkaklık mantıklı düşünmemi sağlıyor. Beni tehlikelerden uzak tutuyor.
Derken onu gizlice dinleyen Hızlı Tavşan sessizce arkasından yaklaşarak usulca omuzuna elini koyar. Korkak Sincap irkilerek Hızlı Tavşan’ın gülümseyen yüzünü görünce biraz olsun rahatlar.
- Sen miydin Hızlı, beni çok korkuttun.
- Hızlı Tavşan: Seni çok iyi anlıyorum benim güzel arkadaşım. Bunları ben de düşündüm. Eminim
4
Obur ile Meraklı da düşünmüştür. Korkan sadece sen değilsin, hepimiz aynı korkuları yaşıyoruz, diğer taraftan Meraklı haklı sayılmaz mı? Her gün aynı adada aynı şeyleri yapıyoruz. Uzaklarda neler var bilemiyoruz. Bu yolculuk çok riskli olsa da büyük bir macera olacak. Ufuk çizgisine bakınca sonu yokmuş gibi durması umurumda değil. Bütün korkularım gerçekleşecek olsa dahi ben bu yolculuğa çıkacağım. Bu sonsuz gibi görünen okyanusu aşacağım. Güzel ve büyük bir adaya vardığımda yaşadığım sevinci paylaşmak için coşkuyla bakacağım ilk yer senin gözlerin olmasın mı? Hadi okyanusa bağıralım, zaten şu ana kadar bütün konuştuklarımızı duymuştur. Bir de kararlılığımızı dinlesin kulakları çınlayarak.
- Korkak Sincap: Ne diye bağıracağız?
Hızlı Tavşan denize doğru yürüyerek bağırmaya başlar, Korkak Sincap da arkasından yürüyerek aynısını tekrar eder
Hey koca okyanus, bizi duyuyorsun biliyoruz. Senden çok korkuyoruz, çünkü biz korkağız ama bil ki; Dünyanın en büyük korkakları bile olsak bu yolculuğa çıkacağız, kurtulacağız bu hapis hayatımızdan, seni de, korkularımızı da aşacağız.
5
Okyanus sanki onları duymuşçasına ayaklarını nazikçe ıslatırken birbirlerine bakarak sarılırlar.
- Hızlı Tavşan: Ne olursa olsun seni bu yolculukta yalnız bırakmayacağıma söz veriyorum canım arkadaşım.
- Korkak Sincap: Ben de Hızlı, ben de seni yalnız bırakmayacağıma söz veriyorum.
Sonra kolları birbirlerinin omuzunda son hazırlıkları yapmak üzere neşe içinde diğerlerinin yanına yürürler, vardıklarında Obur Kirpiyi elinde kâğıt kalem bir şeyler yazarken bulurlar.
- Korkak Sincap: Ne yapıyorsun Obur?
- Obur Kirpi: Yolda aç kalmayalım diye ne kadar erzak ihtiyacımız var onu hesaplamaya çalışıyorum.
- Hızlı Tavşan: Hesaplayabildin mi bari?
- Obur Kirpi: Yok hesaplayamadım henüz.
- Korkak Sincap: Meraklı hesaplamıştır zaten, birazdan gelir ve o heyecanlı sesiyle ‘günlük şu kadar gram yiyecek ihtiyacımız var, şu kadar gün denizde kalsak, şu kadar gram çarpı şu kadar gün eşittir ihtiyaç miktarı’
Dedikten sonra gülüşürler. Tam o sırada Meraklı Porsuk yanlarına gelirek sorar; ‘Neye gülüyorsunuz bu kadar?’
6
- Obur Kirpi: Sana gülüyoruz, yiyecek miktarını hesaplamışsındır çoktan diye konuşuyorduk.
- Meraklı Porsuk: Hesapladım tabi, en fazla kaç günde başka bir adaya ulaşırız? Ulaşamama ihtimaline karşılık fazladan ne kadar yiyecek almalıyız? Salımızın taşıma kapasitesi ne kadar? Denizin ortasında güneşten korunmak için şapkalara, sıkılmamak için okuyacağımız kitaplara kadar bir sürü şeyi hesapladım.
- Hızlı Tavşan: İşte benim mühendis arkadaşım. Sen olmasan bu adada tembelce yan gelip yatmaktan başka bir şey yapamazdık.
- Obur Kirpi: Tembelce yatmak kulağıma çok güzel geldi birden. Ne güzel bir fikir, ne yapsak? Yola çıkmasak da yatmaya devam etsek mi acaba?
- Korkak Sincap: Sabah sabah yine çok yemek yedin değil mi Kirpi? Yolculuk zamanı yaklaştıkça korkular artıyor tabi.
- Obur Kirpi: Ne yapayım? Yemeden duramıyorum işte. Öbür taraftan, ‘korkmuyorum’ da diyemem. Hayvanız nihayetinde.
- Hızlı Tavşan: Yola çıkma konusunu bir daha gözden mi geçirsek? Ne dersin Meraklı.
Dedikten sonra hep birlikte gülüşürler. Fazla vakit kaybetmeden yola çıkmak üzere son hazırlıkları tamamlar, ihtiyaçları olan yiyecek ve suyu yükleyerek adanın diğer
7
sakinleri ile vedalaşırlar. Hem öğlen sıcağına yakalanmamak hem de gün ışığında olabildiğince fazla yol alabilmek için erkenden yola çıkarlar. Meraklı Porsuk salın her iki tarafına ikişer adet konforlu koltuk eklemiş, bu koltuklarda otururken kürek çekmeleri kolay olsun diye özel olarak tasarlamıştır. Yelkenin kontrolü Hızlı Tavşanda, dümeni ise Meraklı Porsuktadır. Sal dengeli olsun diye herkesin kilo hesabına göre kimin nereye oturacağını dahi hesaplamıştır. Hep birlikte hızlıca sallarını denize doğru iterek üzerine çıkarlar. Hızlı Tavşanın açtığı yelken, esen güçlü rüzgâr sayesinde şişer. Kıyıdakilere el sallayarak yavaşça adadan uzaklaşırlar. Bütün anılarını taşıyan o minik güzel adaları giderek gözden kaybolurken her biri ayrı heyecanlıdır. Görecekleri yerleri ve yaşayacakları maceraları merak ve hayal ederek birbirleri ile yol boyunca konuşurlar.
Denizin ortasına vardıklarında etraflarına bakınırlar ama ne o güzel adaları ne de başka bir kara parçası göremezler, her yer alabildiğine sonsuz denizden ibarettir. Deniz ile havanın birleştiği ufuk çizgisi etraflarını çepeçevre sarmışken Korkak Sincap’ın heyecanı korkuya dönüşmeye başlar. Ürkek bir sesle arkadaşlarına sorar.
- Saatlerdir yol alıyoruz ama herhangi bir kara parçası göremiyoruz. Ya günlerce göremezsek, ya
8
suyumuz ve yiyeceğimiz yetmezse. O zaman ne yapacağız?
Korkak Sincap’ın sorusu diğerlerinin aklına gelmiş olsa da cevabını bilmedikleri için kimse dillendirmek istememiştir. Sincap’ın korku eşiği arkadaşlarına göre daha düşük olduğu için olsa gerek sormadan duramamış korkusunu açıkça göstermiştir. Artık açığa çıkmış olan bu korku her birinde farklı bir davranış ile kendisini gösterir. Kirpi yemeye, Tavşan hızlı adımlarla salın içinde dolaşmaya, Sincap direğin tepesine çıkıp etrafa tekrar tekrar bakmaya çoktan başlamıştır. Arkadaşlarının bu davranışlarını gözleyen Meraklı Porsuk ise hem kaygılı hem de hüzünlüdür. İçinden; ‘Eğer kısa zamanda karaya ulaşamazsak olacaklardan çok korkuyorum. Bu maceraya atılmak için onları hevesle ikna eden benim, tüm sorumluluk bana ait. Obur’un kendini tutamayarak sürekli yemesi sebebiyle yiyeceklerimizin azalıyor olması, Hızlı Tavşan’ın Obur’a yönelik kaygılı bakışları, Sincap’ın aşırıya kaçan korkaklığı ile sürekli kötü düşünceleri dile getirmesi aralarında sert bir kavgaya sebep olabilir ve çabalarım onları sakinleştirmeye yetmezse diye korkuyorum. Of ne yapacağım ben şimdi?’ diye söylenir.
Meraklı Porsuk daha önce arkadaşları adına hiç bu kadar telaşlanmamış, ilişkileri bu derece bir zorlukla karşılaşmamış ve sınanmamıştır. Yaşayacakları zorluklar ya
9
ilişkileri koparacak kadar zorlayacak ya da daha sağlam arkadaşlıklar kurmalarını sağlayacaktır. Sal üzerinde bu gerginlik devam ederken hava kararmak üzeredir ve kaygılanmaları gereken asıl mesele uzaklarda kendini göstermiş, hızla yaklaşmaktadır.
Korkak Sincap birden bağırır; ‘Eyvah! Fırtına geliyor, şimdi ne yapacağız?’
- Meraklı Porsuk: Sakin olun, hemen fırtınanın aksi yönünde dümen kıracağız, küreklere asılacağız var gücümüzle, şansımız varsa fırtınanın esen rüzgârı ile kaçıp kurtulabiliriz. Yelkeni sıkı tut Hızlı.
- Hızlı Tavşan: Yelkeni sımsıkı tutarım merak etmeyin, siz küreklere asılın.
Dalgalar kabarırken fırtınanın şiddetli rüzgârı, yelkeni zorlayacak seviyede şişirir. Hızlı Tavşan var gücüyle yelkeni kontrol etmeye çalışırken zorlanmaktadır. Sal giderek hızlanmış olsa da, fırtına sala oranla daha hızlıdır. Giderek yaklaşmakta olan fırtınaya teslim olmamaya kararlı şekilde son ana kadar mücadele etmekten vazgeçmezler. Derken birden şimşek çakar ve salın direğini ortadan ikiye ayırır. Direk kırılmış ve yıkılmıştır. Yelken ipleri ile beraber direkten kurtularak sert esen rüzgârla birlikte fırtınaya karışarak uçup gider. Sal, direğin koptuğu orta kısımdan başlayarak yavaşça açılmaya, odunlar birbirinden ayrılmaya başlar. Sal dağılmak üzeredir. Havanın karanlık
10
ve soğuk olması yetmiyormuş gibi rüzgârın şiddeti görüşü engellemekle birlikte birbirleri ile bağırarak konuşmalarına rağmen seslerin duyulması ve anlaşılması çok zor hale gelmiştir.
- Meraklı Porsuk: Sıkı tutunun, sal dağılıyor, sakın bir arada tutmak için kendinizi yormayın.
- Obur Kirpi: Sakın bir arada tutmaya uğraşmayın, bulunduğunuz oduna sımsıkı tutunun, enerjinizi sadece tutunmaya harcayın.
- Hızlı Tavşan: Neeee? Duyamıyorum sizi, daha yüksek sesle bağırın.
- Korkak Sincap: Salla uğraşma, sadece ‘sımsıkı tutun’ diyorlar.
- Hızlı Tavşan: Tamam anladım, sizde sımsıkı tutunun tamam mı? İyi misiniz?
- Meraklı Porsuk: Biz iyiyiz merak etmeyin.
Derken Salı oluşturan odunlar birbirlerinden giderek ayrılır, Meraklı Porsuk ile Obur Kirpi tek bir oduna tutunabilmişken, Hızlı Tavşan ve Korkak Sincap iki ayrı oduna tutunabilmiştir. Fırtına tüm şiddeti ile sürerken birbirlerinden uzaklaştıklarını, duyurmaya çalıştıkları seslerinin azalışından anlarlar. Fırtına, birbirlerini göremeyecek şekilde uzaklaşmalarına yetecek kadar uzun sürmüş olsa da, aslında sadece dakikalarla ifade edilecek olan süre kahramanlarımıza saatlerce sürmüş hissi verir.
11
Fırtına dindikten ve ortalık sakinleştikten sonra Meraklı Porsuk içinden; ‘umarım sımsıkı tutunurlar hayata’ diye geçirirken ağlayarak konuşur.
- Hepsi benim suçum, her şey benim bitmek bilmez merakım yüzünden oldu.
- Obur Kirpi: Saçmalama Meraklı, seninle bir ilgisi yok, bu macerayı hepimiz istiyorduk, eninde sonunda seninle ya da sensiz mutlaka yola çıkacaktık.
- Meraklı Porsuk: Keşke öyle olsa ama öyle değil. Sen sadece beni rahatlatmaya çalışıyorsun ama şu anda hiçbir söz beni rahatlatamaz. Kim bilir bu karanlıkta tek başına nasıl korkuyordur canım arkadaşım Sincap? Hızlı Tavşan onun kadar korkmaz cesurdur biliyorum ama yan yana değiller ki. Ya onlara bir şey olursa?
- Obur Kirpi: Seni rahatlatmaya çalışmıyorum, aslında onları ikna etmek için uğraşan bendim. Sen sadece beni ikna ettin. Hem artık ne önemi var, olan oldu artık, kötü düşünceyi aklımızdan uzaklaştırmamız ve odaklanmamız lazım. Her ikisinin de iyi olduğunu düşün. Göreceksin kurtulacaklar, hepimiz kurtulacağız bu kötü durumdan. Hiç kimse yaşamadan bilemez dostum inan bana. Sadece yaşayan bilir, yaşayan anlatır. Ne kadar tehlikeli olduğu anlatılsa da denemeden
12
durmayacaktık. Bu keşfetme merakı içimize işlemişti, dönüş yoktu bu yolculuktan ve lütfen artık kendini suçlamayı bırak.
- Meraklı Porsuk: Yapamam. Beni rahatlatmak için böyle söylüyorsun biliyorum ama elimde değil yapamam. Onlara bir şey olursa kendimi affedemem.
Meraklı Porsuk konuşurken sürekli gözlerini ve burnunu siler. Hüznün coşkusuyla dolu hislerini kontrol edemez. Obur Kirpi Meraklı Porsuğun durumundan o kadar çok etkilenmiştir ki arkadaşının moralini düzeltmeye çalışırken içinde bulundukları durumun zorluğunu unutmuştur. Birden aklına geçmiş güzel anılardan bahsetmek gelir. Arkadaşı Meraklı Porsuğun moralini düzeltmeye kararlıdır.
- Obur Kirpi: Affetmek dedin de aklıma geldi., hani Sincap’ın lakabını korkak olarak belirlediğimiz günü hatırlıyor musun? Sen Hızlı Tavşanı sırtına almıştın, ben de ikinizi. Üçümüz üst üste üzerimize aldığımız beyaz örtü ile gecenin karanlığında epey korkutucu sesler çıkararak Sincap’ın yuvasına doğru yürümüştük. Yaklaştıkça nereye kaçacağını şaşırmış tir tir titriyordu. Korkusu o kadar büyümüştü ki sıkıştığı köşeden kaçacak yeri kalmayınca bağırarak üstümüze atlayıp karşı ağaca zıplamıştı.
13
- Meraklı Porsuk: (gözyaşlarını silerken gülümsüyordu) Hatırlamaz olur muyum? Üstümüze sıçradığında tamda Hızlının kafasına basıp zıplamış hepimizi yere düşürmüştü. Tabi düştüğümüz için örtü çıkmış biz olduğumuzu anlamıştı. Yaptığımız şakayı hiç hoş karşılamamıştı.
- Obur Kirpi: Biz yerde kahkahalarla gülerken Sincap çok kızgın şekilde söyleniyordu ‘sizi asla affetmeyeceğim’ diye. Sonra ne oldu? Sadece iki gün sürdü, özürlerimizi kabul etti ve bizi affetti. Gönlünü almayı başarmıştık. Bunun gibi bir sürü anımız oldu ve her zaman birbirimizi affettik. Yani canım arkadaşım, sen ki hayallerinle bizim ufkumuzu açansın, aklımıza hiç gelmeyen şeyleri anlatıp bizi coşturan, mutlu edensin. Seni affetmeyi bırak aramızda hiç kimse sana küsmez. Biz can arkadaşlarız. Diğer taraftan hayatta her şey var, her şey olabilir, başımıza bin türlü iş gelebilir. Her ikisinin de kurtulacaklarına dair güçlü hislerim var, içimdeki umut böyle sesleniyor. İkisi de sımsıkı tutunacaklar hayata. Asıl biz şimdi ne yapacağımıza bakalım. Bizim durumumuz henüz belli değil.
- Meraklı Porsuk: Deniz suyu soğuk değil, fırtına da dindi, muhtemelen yavaşça sürükleneceğiz ta ki bir kara parçasına varana kadar.
14
- Obur Kirpi: Umarım çok geçmeden bir yere varırız çünkü ben çok acıktım. Karnımdan gelen sesler kulaklarımı tırmalamaya başladı bile.
- Meraklı Porsuk: (kahkaha atarak karşılık verir) Hey be Obur, Bu kötü durumda bile beni güldürdün ya vaziyet ne kadar kötü olursa olsun senin için fark etmez çünkü canım arkadaşımın karnı her zaman açtır.
- Obur Kirpi: Tutamıyorum kendimi ne yapayım? - Meraklı Porsuk: Bence biraz uyumaya çalışalım. İkimizde çok yorulduk. Umarım çabucak bir kara parçasına varırız. Korkakla Hızlı ne durumdalar acaba?
- Obur Kirpi: İkisinin de gayet iyi olduklarına eminim. Bunu düşünme artık.
O gece sürüklenen odunun üzerinde defalarca uykuya dalıp uyandılar. Her seferinde gördükleri korku dolu rüyalar yüzünden uyanmışlardı, uyanır uyanmaz; ‘Neyse ki rüyaymış’ deseler de yaşadıkları fırtına ve çaresizlikleri rüya değildi, düşük olan morallerini daha fazla kötü hale getirmemek için korku dolu rüyalarını birbirlerine anlatmadılar. Sabaha doğru iyice yorgun düşmüş ve ağır uykuya dalmışlardı. Güneş doğduktan çok sonra ilk uyanan Obur Kirpi, uykulu halde etrafına bakınca gözlerine inanamadı. Heyecanla arkadaşı Meraklıyı uyandırdı; ‘Uyan dostum çabuk uyan, bunu görmelisin.’
15
Gözlerini zar zor açan Meraklı Porsuk, etrafına bakıp karaya vardıklarını anladığı anda sevinçle arkadaşının üzerine atlayıp coşkuyla sarıldı.
- Kurtulduk dostum, nihayet kurtulduk yaşasın.
Vardıkları kara parçası kendi adalarıydı, bu yorucu ve macera dolu kısa yolculuk sonrasında tekrar evlerine kavuşmuşlardı. Derken uzaklardan bir ses duydular. ‘Hey! Obur, Meraklı buradayım’. Bağıran tabi ki Korkak Sincap’tı, o da fırtınadan yara almadan kurtulmuş heyecanla arkadaşlarını arıyordu. Henüz Hızlı Tavşan ortalarda görünmese de Meraklı Porsuk ve Obur Kirpi’ye kavuştuğu için çok mutluydu. Hep birlikte sıkıca birbirlerine sarıldılar. Meraklı Porsuk için bu mutluluk pek uzun sürmedi çünkü aklında can dostu Hızlı Tavşan vardı, ümitsizce diğer ikisine sordu; ‘Hızlıyı gördünüz mü?’
- Korkak Sincap: Hayır görmedim, ben de size soracaktım.
- Obur Kirpi: Bende görmedim.
- Meraklı Porsuk: Hızlıyı bulmalıyız. Biz kurtulduğumuza göre o da kurtulmuş olmalı. Belki yardımımıza ihtiyacı vardır.
Dedikten sonra hep birlikte dağılarak aramaya koyulurlar. Korkak Sincap sahilin sağından, Meraklı Porsuk solundan, Obur Kirpi’de ortasından gider. Adanın diğer
16
tarafında buluşacaklardır. Öyle heyecanla ararlar ki Obur Kirpi açlığını bile hatırlamaz. Adanın her tarafını aramalarına rağmen Hızlı Tavşandan bir iz bulamazlar. Sahilin diğer tarafında buluştuklarında birbirlerine umutsuzca bakarlar. Obur Kirpi bu umutsuz ruh halini dağıtmak üzere konuşur; ‘Bence o başka bir adaya çıktı.’
- Korkak Sincap: Neden böyle söyledin.
- Obur Kirpi: Aramızda en hızlı olan o, bence odunun ortasına oturup kollarını ve bacaklarını kürek gibi kullanarak hızla yol aldı, bizim kapıldığımız akıntıyı aşmış olmalı.
- Meraklı Porsuk: Umarım öyledir. Umarım kurtulmuştur.
- Korkak Sincap: Biraz bekleyelim belki bir süre sonra gelir.
- Meraklı Porsuk: Ya gelmezse? Ya başka bir adaya çıkamamışsa? Bekleyecek vakit yok. Hemen bir plan yapmalı ve yola koyulmalıyım. Onu bulmak zorundayım.
- Korkak Sincap: Ben de geliyorum.
- Obur Kirpi: İkinizde ben olmadan hiçbir yere gidemezsiniz.
- Meraklı Porsuk: Denizin şakası olmadığını hepimiz öğrendik. Bu yüzden sizi tehlikeye atamam.
- Korkak Sincap: Ya bizimle gidersin ya da sende gidemezsin.
17
- Obur Kirpi: Doğru söylüyor. Seni tek başına bırakamayız.
- Meraklı Porsuk: İkinizi de çok seviyorum, çok cesursunuz ve sizi tekrar kaybetmek istemiyorum. - Korkak Sincap: Biz de seni kaybetmeyeceğiz. Çok güçlü bir fırtınadan sağ salim kurtulduk. Salımızı kaybettik belki ama o bizim ilk denememizdi. Şimdi artık daha güçlü daha sağlam bir tekne yapmamız gerektiğini biliyoruz. Biz artık denizciyiz, üstelik en güçlü fırtınayı atlatmış denizcileriz.
- Obur Kirpi: Galiba senin lakabını değiştirme zamanı gelmiş Korkak. Bundan sonra sana Cesur Sincap dememiz gerekiyor anlaşılan. Öyle bir tekne yapalım ki içine bir ejderha otursa bile batmasın.
- Korkak Sincap: Salımızın odunlarının neredeyse tamamı bizimle birlikte karaya vurmuş durumda. Onları toplarız, üzerine daha fazlasını ekler sağlam bir tekne yaparız.
- Meraklı Porsuk: Sizin gibi arkadaşlarım olduğu için gururluyum. Çok seviyorum sizi.
- Obur Kirpi: Tamam biz de seni çok seviyoruz ama ben hala çok açım, hemen bir şeyler yemezsem bayılabilirim.
Obur Kirpi’nin sözleri hep birlikte gülüşmelerine sebep olur. Gece güzelce dinlenip sabah erkenden işe koyulmak üzere karar alsalar da Meraklı Porsuk uyumaz. Yapacakları
18
teknenin planlarını çizmekle meşgul olur. Arkadaşları sabah Meraklı Porsuğun evine geldiklerinde onu uyurken bulurlar, çizdiği planları fark ederek uyumadığını anlarlar. Onu uyandırmadan planları alıp işe başlarlar. Meraklı Porsuk uyandığında arkadaşlarını canla başla çalışırken bulur ve vakit kaybetmeden onlara katılır. Günlerce çalışarak muhteşem bir tekne imal ederler. Teknenin ana ve yardımcı olmak üzere birden çok direği, üzerlerinde ise yelkenleri tam ve sapasağlamdır. Rüzgârın olmadığı zamanlarda gidebilmek üzere bisiklet pedalına benzer bir düzenekle çevrilen ve su hattının hemen üzerinden denize dalacak şekilde tasarlanmış pervanesi bile vardır. Meraklı Porsuk arkadaşını kurtarmak adına mühendisliğin sınırlarını zorlayarak tasarlamıştır. Günlerce çalışıp bitirdikleri tekneyi denize indirmeden önce gururla birbirlerine bakarlarken birden akıllarına ‘ismi ne olacak?’ sorusu gelir.
- Obur Kirpi: Hızlı Tavşanın anısına ‘Havuç’ olsun. - Korkak Sincap: Aklın sürekli yemeğe çalışıyor Obur ama hoşuma gitti, bence olur.
- Meraklı Porsuk: Bende çok sevdim. Hem sade hem de Hızlıya adanmış bir isim oldu.
Tekneyi hep birlikte neşeyle bağıra çağıra coşku dolu duygularla denize indirirler. İçine Obur Kirpi’nin bitiremeyeceği kadar çok yiyecek ve içecek doldururlar.
19
Şanslarına hava açık, deniz çarşaf misali durgun şekilde günlerce yol alırlar, fırtına ile hiç karşılaşmasalar da günler günleri kovalar, ufukta uçsuz bucaksız okyanustan başka bir şey göremezler. Artık sabırları sınırlarına kadar zorlanmış ve umutları tükenmek üzereyken Korkak Sincap aniden ‘Kara, kara göründü’ diye bağırır. Hep birlikte Sincap’ın gösterdiği yöne bakarlar, uzakta gerçekten de kara görünmektedir. Neşeyle birbirlerine sarılıp dans ederler. Ulaştıkları devasa bir adadır ve yaklaştıkça ne kadar büyük bir adaya vardıklarını hayretler içerisinde izlerlerken Sincap sormadan edemez.
- Benim gördüğümü siz de görüyor musunuz? Hayal görmüyorum değil mi?
- Meraklı Porsuk: Bu ada ne kadar da büyükmüş. Kim bilir ne kadar çok canlı yaşıyordur?
- Obur Kirpi: Bizim küçük adamız için ‘keşfedecek bir yer kalmadı’ diyordun. Al sana keşfedecek devasa bir ada. Bu adanın her yerini keşfetmemiz yıllar sürer.
- Korkak Sincap: Adanın büyüklüğü, Hızlı Tavşan’ın burada olduğuna dair umutlarımı arttırıyor. Oyalanacak vakit yok, hava kararmak üzere.
- Obur Kirpi: Demir atıp güzelce uyuyalım. Sabah ilk iş, dinç bir şekilde aramaya koyuluruz.
- Meraklı Porsuk: Şimdiden çok heyecanlandım. Sabahı iple çekeceğim.
20
- Korkak Sincap: Sabahı bekleyemeyiz, günlerdir teknede yatıyoruz, yorgun değiliz bence hemen yola çıkmalıyız.
- Obur Kirpi: Bu karanlıkta pek güvenli olmaz bence sabahı beklemeliyiz.
- Korkak Sincap: Siz isterseniz bekleyin ama ben gidiyorum. Hızlı Tavşan’ı bulana kadar durmadan aramaya devam edeceğim.
Dediği sırada adanın orta kesiminden ince bir sesle başlayan, uzadıkça güçlenen bir çığlık duyulur. Sesin duyulmaya başladığı anda adanın ortasından çok sayıda kuş gecenin karanlığında havalanarak uzaklaşırlar. Ses öylesine etkileyicidir ki, üçü birden irkilerek korkulu gözlerle birbirlerine bakarlar.
- Korkak Sincap: Bu ses de ne böyle?
- Obur Kirpi: Sesin şiddetine bakılırsa oldukça büyük bir yaratık olmalı.
- Meraklı Porsuk: Sanki canı acıyor gibi. Size de öyle gelmedi mi?
- Obur Kirpi: Evet, bana da öyle geldi.
- Meraklı Porsuk: Hâlâ gitmekte kararlı mısın Korkak Sincap?
- Korkak Sincap: Kesinlikle, hatta sesin geldiği yöne gideceğim. Bu sesi çıkaran her neyse beni Hızlı Tavşan’a ulaştıracağını hissediyorum.
21
- Meraklı Porsuk: Biz de seninle geliyoruz. Seni bu koca adada yalnız bırakmayacağız. Öyle değil mi Obur?
- Obur Kirpi: Kesinlikle dostum. Bizde geliyoruz. - Korkak Sincap: Haydi gidelim o zaman.
Demir atar ve teknelerini bir kayaya bağlayarak adanın içlerine doğru yola çıkarlar. Aydınlatma için yanlarına aldıkları meşaleleri yakarak saatlerce yol alırlar. Sürekli yukarı doğru çıktıkları için yorulsalar da önden giden Korkak Sincap hiç durmaz. Yol boyunca aynı ürkütücü sesi birkaç kez daha duyarlar ve ilerledikçe sesin şiddeti artmaktadır. Sabah olmadan sesi çıkaran canlıya ulaşacaklarını tahmin ederler. Son tepeyi aşmak üzereyken Obur Kirpi yorgunluktan kendini yere bırakarak söylenir; ‘Yeter bu kadar, ben bittim. Biraz olsun uyumalıyız. Şunun şurasında sabaha pek bir şey kalmadı ne dersiniz lütfen duralım biraz.’
- Meraklı Porsuk: Tamam anlaşıldı, birkaç saat uyuyup dinlenelim sabah yola devam ederiz.
- Korkak Sincap: Sen daha cümleni tamamlamadan Obur uykuya daldı bile. (dedikten sonra ikisi sessizce gülüşürler)
- Meraklı Porsuk: İyi düşüncelerle yatıp uyuyalım. İnanıyorum ki gün doğunca Hızlı Tavşanı bulacağız.
22
- Korkak Sincap: Bence de dostum. Ben de inanıyorum. Hadi sana iyi uykular.
- Meraklı Porsuk: Sana da iyi uykular dostum.
Hep birlikte güneş doğana kadar mışıl mışıl uyurlar. Ürkütücü güçlü sesi uykuları boyunca hiç duymazlar. Uyandıklarında gün çoktan ağarmış, güneş havayı ısıtmaya başlamıştır. Korkak Sincap birden ayağa fırlayarak arkadaşlarına seslenir; ‘Ayakucumuzdaki bu kamp ateşini hanginiz yaktı.’
- Meraklı Porsuk: Obur yakmıştır.
- Obur Kirpi: Hayır ben yakmadım. Senin yaktığını düşünmüştüm meraklı.
Şaşkın gözlerle birbirlerine bakarken az ilerideki çalıların arasından gelen hışırtı seslerini duyarlar. Sesi çıkaran giderek yaklaşmaktadır. Çok geçmeden çalıların arasından arkadaşları Hızlı Tavşan’ın çıktığını görünce sevinçle ayağa kalkarak ona doğru koşup sarılırlar. Birbirlerine kavuştukları için tarifsiz bir sevinçle dans ederler. Derken birden o ürkütücü sesin şiddetiyle duraksayarak birbirlerine bakarlar.
- Meraklı Porsuk: Bu ses nerden geliyor Hızlı? Nasıl bir canlı bu kadar güçlü bir ses çıkarabilir?
- Hızlı Tavşan: O bir ejderha. Uçamıyor. Düştüğü yerde hareketsiz yatıyor.
23
- Korkak Sincap: Neden uçamıyor peki?
- Hızlı Tavşan: Sanıyorum bunun sorumlusu biziz. - Obur Kirpi: Nasıl biziz? Biz ne yapmış olabiliriz ki? - Hızlı Tavşan: Gelin şu tepeyi aşalım kendi gözlerinizle görün.
Tepeyi hep birlikte hızlı adımlarla aşarlar. Gördükleri karşısında şaşkına dönerler.
- Korkak Sincap: Ama bu imkânsız, şu hayvanın büyüklüğüne bir bakın.
- Obur Kirpi: İnanılır gibi değil. Bu nasıl mümkün olabilir ki?
- Hızlı Tavşan: Salımıza şimşek çaktığında direğimiz kırılmış ve yelkenimiz fırtınaya karışmıştı ya, işte o zaman yükseklere çıkarak ipleri Ejderhanın kanadına dolaşmış olmalı. Yelken Ejderhaya üçüncü bir kanat olmuş ama aslında dengesini bozarak uçmasını engellemiş olmalı. Kanadını yelkenden kurtarmaya çalıştıkça iyice dolanmış ve sonunda buraya zar zor inebilmiş bir daha da havalanamamış sanırım.
- Meraklı Porsuk: Bu bizim kabahatimiz değil aslında ama yine de onu yalnız bırakamayız, yardım etmeliyiz.
- Obur Kirpi: Saçmalama, bizi bir lokmada yer.
24
- Meraklı Porsuk: Saçmalamıyorum, mutlaka onunla iletişim kurmanın bir yolu olmalı.
- Hızlı Tavşan: Adaya vardığımdan beri onu gözlüyorum. Ne bir şey yedi ne de su içti. Aşırı sıvı kaybı yaşadığı için halsiz düştü. Yanına gitsek bile bize bir şey yapabileceğini sanmıyorum.
Derken birden Korkak Sincap ortaya atılır. Ejderhaya bağırarak seslenir; ‘Hey Ejderha, sana yardım etmek istiyoruz. Bize zarar vermeyeceğine dair söz verir misin?’
- Obur Kirpi: Ne yapıyorsun Korkak Sincap, yerimizi belli edeceksin. Bizi bir lokmada ham yapacak şimdi.
Ejderha Halsiz vaziyette zorlanarak başını sesin geldiği yöne çevirerek kısılmış sesiyle konuşur; ‘Iııhhhh. Söz veriyorum. Beni kurtarın ebedi dostunuz olurum.’
Tepeden aşağı çevik bir hareketle kayarak inen Korkak Sincap hızla Ejderhaya doğru koşarak yanına varır. Cesur bir hareketle elini Ejderhanın yüzüne nazikçe koyarak konuşur; ‘Seni kaldırıp taşıyamam biliyorum ama en azından neye ihtiyacın varsa getirebilirim. Söyle lütfen senin için ne yapabilirim?’
- Ejderha: Su, sadece biraz deniz suyuna muhtacım, getirebildiğin kadar.
25
- Korkak Sincap: Dört arkadaşız ve hepimiz sana deniz suyu getirmek için var gücümüzle koşacağız.
Dedikten sonra hızla arkadaşlarına doğru koşmaya başlar. Ejderhayı kurtarmak için enerjisini dikkatli kullanmak zorunda olduğunun farkındadır, boşa harcamamak için arkadaşlarına doğru bağırmayıp yanlarına varınca anlatmayı dahi hesaplar. Arkadaşlarının yanına gelince nefes nefese durumu anlatır, hep birlikte Ejderhanın ihtiyacı olan deniz suyunu azar azar da olsa getirirler. Mesafe uzak olduğu için gün ışığı süresince sadece İki sefer yapabilmiş olsalar da getirdikleri su miktarı Ejderhanın kendine gelmesi için yeterli olmuştur. Ejderhanın sırtına çıkarak ipleriyle birlikte dolanarak takılmış olan yelkeni Meraklı Porsuğun dikkatlice yönlendirmesi sayesinde söker ve aşağı inerler. Ejderha ayaklanırken bizim dört kafadara zarar vermemek için seslenir; ‘Uzaklaşın.’
- Meraklı Porsuk: Geri çekilelim ayağa kalkıyor.
Hep birlikte uzaklaşarak Ejderhaya rahat hareket edebileceği alanı açarlar. Ejderha birkaç adım atarak tepeye varır ve kanatlarını açarak kendisini boşluğa bırakır. Süzülerek bir süre alçaktan denize paralel uçarken karnında bulunan emici kesecikler sayesinde deniz suyunu bedenine çekerek daha fazla güç toplar. Bizim dört kafadar arkasından koşarak tepeye ulaşmış Ejderhanın süzülüşünü
26
hayranlıkla izlemektedir. Birden Obur Kirpi korkuyla arkadaşlarına dönerek konuşur.
- Obur Kirpi: Ya geri dönüp bizi yerse?
- Korkak Sincap: Artık orasını da sen düşün obur. Bizim için sorun yok. Bizi en fazla bir lokmada yutacaktır ama seni yutamaz epey bir çiğnemesi lazım.
Sincap’ın bu sözlerine Obur Kirpi hariç hep birlikte kahkahalarla gülerken Korkak Sincap onu rahatlatacak sözleri söyler.
- Korkak Sincap: Ejderha artık bizim dostumuz. Kendisine fayda sağlayan arkadaşlarına kimse zarar vermek istemez.
- Hızlı Tavşan: Sen öyle dikkat kesilmiş nereye bakıyorsun Meraklı?
- Meraklı Porsuk: Korkak Sincap haklı, ayrıca Ejderha kimseyi yemiyor. İhtiyacı olan bütün enerjiyi deniz suyundan alıyor. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama tahmin edebiliyorum.
- Korkak Sincap: Nasılmış?
- Meraklı Porsuk: Su Hidrojen ve Oksijen atomlarından oluşmuyor mu?
- Hızlı Tavşan: Eee?
- Meraklı Porsuk: Muhtemelen biyolojik olarak vücudunda Hidrojeni ayrıştırıp enerjiye çeviriyor
27
diye tahmin ediyorum. Ama benimki sadece tahmin kesin olarak bilmiyorum.
- Korkak Sincap: Öğrenmek kolay, Ejderha gelince kendisine sorarız.
- Obur Kirpi: (Gülerek cevap verir) Oldu canım, bunu yapıyor olması nasıl yaptığını bileceği anlamına gelmez. Kitap okuyacak hali yok ya.
- Hızlı Tavşan: Çok komiksin Obur, kitap okuyan ejderha. Hatta belki dedesi kütüphanecidir.
- Meraklı Porsuk: Bir ejderhanın kitap okuyabilmesi için devasa kitaplar olması lazım, devasa kâğıtlar, devasa makineler bulunan bir matbaa. Ya da belki cüssesine oranla küçücük kitabın minicik yazılarını okuyabilecek kadar keskin gören gözleri vardır. Hatta belki okuma yazma eğitimi alan bizim gibi canlıları çok uzaklardan duyacak kadar keskin kulakları.
- Korkak Sincap: Doğrusunu söylemek gerekirse artık Ejderhadan değil ama sizden korkmaya başladım.
Sincabın bu sözlerine hep birlikte gülerken uzaklardan Ejderha görünür. Giderek bizim Dört kafadara yaklaşmaktadır. Tepede hareketsiz oturmuş merakla gözlerle Ejderhayı izlemek, bizim kafadarların kolay kolay hayal edemeyecekleri türden bir deneyimdir. Ejderha yaklaşırken yeni arkadaşları için havada birkaç akrobasi hareketi yapmak ister. Hızlıca denizden tepeye doğru
28
29
giderken dört kafadara olabildiğince yakın uçarak gözden kaybolacak kadar yükselir. Gökyüzünde sadece bir nokta olarak zar zor görünmektedir. Derken o nokta giderek büyümekte, giderek bizim kafadarlara yaklaşmaktadır. Ejderha hızla alçalan dalışı yükselişine benzer şekilde tepeden denize doğru karayı neredeyse yalayan bir yakınlıkta yaparak gösterisini tamamlar. Bizim dört kafadar korkuyla karışık büyük heyecanla olan biteni izler. Ejderha denizin üzerinde hafif yükselerek geri döner ve arkadaşlarına yaklaşırken son bir gösteri yapar. Yanlarına başı yukarda kuyruğu aşağıda dik bir açıyla uçarak yaklaşırken kanatları ile estirdiği rüzgârın gücünü arkadaşlarına hissettirerek yavaşça yere iner. Bizim dört kafadar Ejderhanın hareketleri karşısında büyülenmiş gibi şaşkın gözlerle bakarken diğer taraftan; ‘Az önce hareketsiz yatan ve acı ile inleyen Ejderha bu mu?’ diye düşünmekten kendilerini alamazlar. Sessiz şaşkınlığı dağıtmak için Ejderha sorar; ‘Bulunduğunuz yerden seyrettiniz şimdi bir de benimle uçmak ister misiniz?’
- Korkak Sincap: Nasıl yani?
- Ejderha: Sırtıma çıkacaksınız ve birlikte uçacağız. - Meraklı Porsuk: Gerçekten mi?
- Ejderha: Gerçekten.
- Obur Kirpi: Düşmez miyiz?
- Ejderha: (Gülerek) Korkma düşürmem sizi.
30
- Hızlı Tavşan: Demesi kolay, her gün Ejderha sırtında uçmuyoruz. Kim yapabilir ki böyle bir şeyi?
- Ejderha: Eğer hiç kimse yapmamışsa, o zaman ilk yapan siz olun.
Derken Ejderha; arkadaşlarının sırtına kolay çıkabilmeleri için boynunu eğer. En önde Korkak Sincap arkasında Meraklı Porsuk, sonra Hızlı Tavşan en arkada ise Obur Kirpi sırasıyla otururlar. Ejderha yavaşça ve yüksek hassasiyetle kalkarken ‘sıkı tutunun’ diye seslenir. Obur Kirpi yüksek sesle ‘nereye tutunalım?’ diye sorunca Ejderha cevap verir; ‘Hayata tutun dostum, Hayata’
Dört kafadar sımsıkı tutunmuş yoğun heyecanlı duygularla etrafı seyrederken, yavaşta olsa giderek yükselirler, vardıkları mesafede havanın dondurucu soğukluğunu hissederken, içlerinden ‘artık inelim’ diye geçirirler ve Ejderha aniden dik bir açı ile dalışa geçer. Tutunmakta zorlanan kafadarlar çığlık çığlığa bağrışırlar. Serbest düşüşte çekimsiz ortam hissi ile tutundukları yerden ayrılmalarına yakın Ejderha açısını düzelterek güvenli uçuşa devam eder. Dört kafadarın yaşadığı aşırı korkuya bağlı heyecanları zirveye çıkmıştır. Ejderha arkadaşlarını daha fazla korkutmadan yavaşça yere iner. Yaşadıkları unutulmaz heyecanın coşkusuyla dolu olan dört kafadar kocaman olmuş gözleri ile Ejderhaya bakarak teşekkür ederler.
31
- Ejderha: Asıl ben size teşekkür ederim. Sizin sayenizde kurtuldum, daha da önemlisi hayatımda ilk defa arkadaşlarım oldu. Hatta ‘keşke bir arkadaşım olsa’ derken dört arkadaşım birden oldu.
- Korkak Sincap: Nasıl yani? Neden hiç arkadaşın olmadı.
- Ejderha: Arkadaş olmak için yanına yaklaştığım herkes beni görür görmez korkuyla kaçtı. Kimse kendilerine zarar vermeyeceğimi düşünemedi. Haksız da değiller aslında, kim olsa korkup kaçar. Karşılarında devasa ve çirkin bir yaratık görünce nasıl kaçmasınlar?
- Meraklı Porsuk: Sen çirkin değilsin dostum, aksine çok havalı görünüyorsun. Aslında bu sadece aşılması gereken basit bir önyargıdan kaynaklanıyor, halledilemeyecek bir şey değil.
- Korkak Sincap: Bence de, hem artık biz varız. Senin korkulacak biri olmadığını anlatabilir, daha fazla dost edinmeni sağlayabiliriz.
- Ejderha: Sizinle tanıştığım için o kadar sevinçliyim ki, çok mutlu ettiniz beni.
- Hızlı Tavşan: Bizde seni tanıdığımız için çok mutluyuz.
- Obur Kirpi: Bir Ejderha ile arkadaş olmak! Uuu çok havalı. Yalnız benim anlamadığım bir şey var dostum. Sen bir ejderhasın ama ağzından alev
32
çıkardığını hiç görmedik. Ayrıca bu alev ile ne yapıyorsun? Yemek pişirirken mi lazım oluyor? - Korkak Sincap: Anlaşılan Obur’ un karnı çok acıktı.
Sincap’ın bu sözleri üzerine hep birlikte gülüşürler. Meraklı Porsuk ejderhanın sırtında uçmaktan hem çok etkilenmiş hem de büyük zevk almış olmalı ki ‘diğer tüm hayvanların Ejderhayı sevmesini sağlayabiliriz. Nasıl yapacağımı bulmalıyım, ayrıca herkes bu zevki tatmalı’ diyerek düşünmeye başlamış, günler sonra bir sabah uyandığında aklına mükemmel bir fikir gelmiştir. Masasına oturup fikrini çizmeye başlar. Tasarımı tamamladığında arkadaşları hayran gözlerle çizimlere bakakalmışlar. Tasarımına Lunapark Hız Treni anlamına gelen Roller Coaster adını verir. Ejderhanın büyük desteği ile hep birlikte tasarımı üreterek adanın en yüksek ve en güzel yerine kurduktan sonra tanıtımı için; ‘Sen hiç ejderhaya bindin mi?’ yazan afişler asmışlar ve böylece dünyanın her yerinden hayatı paylaşacakları yeni dostlar edinmişler.
33